Yahya Kemal

Yahya Kemal Beyatlı kimdir? hayatı ve eserleri: (ö. 1884-1958) Türk şairi ve nesir yazarı. 2 Aralık 1884’te o zaman Osmanlı toprakları içinde bulunan Üsküp’te doğdu. Bir müddet burada belediye reisliği de yapan adliye memuru Nişli İbrâhim Nâci Bey ile Leskofçalı İsmâil Paşazâde Dilâver Bey’in kızı Nakıye Hanım’ın oğlu olup asıl adı Ahmed Âgâh’tır. Aile şeceresi hem anne hem de baba tarafından III. Mustafa devri Rumeli sancak beylerinden Şehsüvar Paşa’ya dayanır. Şairin daha sonra alacağı Beyatlı soyadı da şehsüvar lakabının Türkçe’sidir ve onun hâtırasını taşır.

Yahya Kemal ilk tahsiline Üsküp’teki Yeni Mektep’te başladı (1889), bir müddet sonra oldukça modern bir eğitim veren Mekteb-i Edeb’e girdi (1892). Üsküp İdâdîsi’nde başladığı orta öğrenimine (1895) ailece Selânik’e taşındıklarından Selânik İdâdîsi’nde devam etti (1897). O yıl annesinin ölümü ve babasının yeniden evlenmesi üzerine Üsküp’e döndüler. Ailedeki huzursuzluk yüzünden Yahya Kemal yatılı olarak Selânik İdâdîsi’ne gitmek zorunda kaldı, fakat hastalandığından yeniden Üsküp’e döndü (1900). Üvey annesiyle babası arasındaki geçimsizlik had safhaya varmış olduğundan idâdîyi tamamlamak üzere Yahya Kemal’i İstanbul’a gönderdiler (Nisan 1902). Yıl ortası olduğu için arzu ettiği Galata Sarayı Sultânîsi’ne giremedi, Robert Kolej’e kayıt için de bir sonraki yılı beklemek gerekiyordu. Bu sebeple bir müddet boşta kalması devrin siyasî akımlarına kapılmasına kâfi geldi. Bir fırsatını bularak, neslinin birçok genci gibi Paris’e kaçtı (Temmuz 1903). Bir müddet tahsilden uzak, Jön Türkler arasında yaşadı. Sonra Fransızca’sını ilerletmek için Meaux Koleji’nde okudu. Birkaç yıl, hemen pek çok Türk’ün okuduğu École Libre des Sciences Politiques’e devam etti. Siyasî ve edebî çevrelere girdi, devrin bir kısım yazar ve politikacılarını tanıdı, hareketli bir hayat yaşadı.

İki ay kadar da Londra’da bulundu (1906). Fırsat buldukça Fransa’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin birçok şehrini gezdi. Herhangi bir diploma sahibi olmadan, fakat zengin bir sanat ve tarih kültürüyle İstanbul’a döndü (1912). Dârüşşafaka Mektebi’nde (1913), Medresetü’l-Vâizîn’de (1914), Heybeliada Bahriye Mektebi’nde (1916), Dârülfünun Edebiyat Şubesi’nde (1916-1919) tarih, medeniyet tarihi, Garp edebiyatı ve Türk edebiyatı dersleri verdi. Tedavi için bir süre Sofya’da bulundu (1921). Lozan barış müzakerelerine müşavir delege olarak katıldı (1922). Yurda dönüşünde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne II. dönem Urfa mebusu olarak girdi (1923-1927). Bu arada Türkiye Suriye sınır tesbit komisyonunda önemli çalışmalar yaptı (1925). Varşova (1926), Madrid (1929) ve Lizbon’da (1931) orta elçi sıfatıyla çalıştı. 1933’te memlekete döndü, Yozgat mebusu olarak yeniden Büyük Millet Meclisi’ne girdi (1933), Tekirdağ (1935) ve İstanbul (1942) mebusluğu da yaptı. Yeni kurulmuş olan Pakistan Devleti nezdinde ilk büyükelçimiz oldu (1947). 1949’da emekliye ayrılarak yurda döndü. Sık sık sağlığı bozulan Yahya Kemal bu tarihten sonra tedavi için birkaç defa Paris’e gitti, fakat tam iyileşemedi. Son aylarında yattığı Cerrahpaşa Hastahanesi’nde 1 Kasım 1958’de öldü. Mezarı Rumelihisarı Kabristanı’ndadır.

Yahya Kemal, yetişmesinde Üsküp’ün, oradaki Yeni Mekteb’in ve Mekteb-i Edeb’in, bilhassa annesinin rolü olduğunu hâtıralarında belirtir. Edebiyata ve özellikle şiire karşı ilgisinin de Üsküp İdâdîsi’nde başladığını söyler. Bu yıllarda Recâizâde Ekrem’i, Abdülhak Hâmid’i, Muallim Nâci’yi ve Ziyâ Paşa’yı okuduğu gibi eski divanları da elinden düşürmediğini, hatta Esrar mahlasıyla şiirler yazdığını anlatır. “Hâtıra” adlı ilk şiiri de yine bu yıllarda İstanbul’da çıkan Terakkî gazetesinde yayımlanmıştır. İdâdî tahsili için geldiği İstanbul’dan Paris’e gidinceye kadar boş geçirdiği bir buçuk yıl içinde Servet-i Fünûn’un genç şairlerini ve Cenab Şahabeddin’i tanımıştır. İrtika (1902) ve Ma‘lûmat dergilerinde (1903) Âgâh Kemal imzasıyla şiirleri çıkmış, bu arada çeşitli edebiyat ve mûsiki meclislerine de devam etmiştir. Devamını Oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir